28 Nisan 2014 Pazartesi

Çocuk için çok zevkli ve öğretici bir oyun.

http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/16/15/720405/dosyalar/2013_04/01022358_ilbul.swf

Okul Öncesi Dönemde Entegrasyonun Önemi ve Uygulamalarda Dikkat Edilecek Noktalar




Dr. Neslihan AVCI (*)
Dr.Özlem ERSOY (**)
Özel gereksinimi olan çocukların erken teşhis ve tanısı günümüzde önemini kanıtlamış bir gerekliliktir. Çocuğun sorunu ne denli erken belirlenirse, gereksinimine uygun türde bir eğitim programına o kadar erken yaşta yerleştirilebilir. Özellikle, bireyin yaşamında büyük önem taşıyan erken çocukluk yıllarında eğitime başlama daha sonraki eğitim kademeleri için bir temel oluşturacaktır. Çocuğun daha geç dönemde, örneğin ilkokula başladığında, bir engele sahip olduğunun fark edilmesi gelişimi açısından çok önemli olan, erken çocukluk yıllarının iyi değerlendirilememesi anlamına gelmektedir.
Erken dönemde eğitimin özel gereksinimi olan çocuklara etkileri ile ilgili araştırmalar incelendiğinde; erken çocukluk eğitimi programlarına katılan bebeklerin katılmayanlara göre gelişimlerinin hızlandığı, bilişsel, sosyal ve dil becerilerinde artış olduğu, hatta fiziksel gelişimlerinin bile farklılaştığı görülmektedir (1). Böylece yaşamın ilk yıllarında verilen programlı ve sistematik bir destekle çocukların tüm kapasiteleri ortaya çıkarılabilmekte ve temel eğitim için alt yapı hazırlanmış olmaktadır (2).
Özel gereksinimi olan bireyler, eğitimlerinin hangi basamağında olurlarsa olsunlar kendilerini en az kısıtlayan bir çevrede eğitim alma temel hakkına sahiptirler (3). Bireyin ailesi ve akranlarıyla en fazla birlikte olabileceği ve aynı zamanda eğitim gereksinimlerinin en iyi şekilde karşılanabileceği ortam, o birey için en az kısıtlayıcı çevreyi ifade etmektedir (4). En az kısıtlayıcı çevre ise anlamını en iyi şekilde koşulları iyi düzenlenmiş entegrasyon ortamında bulmaktadır (5).
Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi ve bireylerin kendileri için en az kısıtlayıcı çevrede eğitilmesi gerektiği görüşünden kaynaklanan entegrasyon; özel gereksinimi olan bireylerin, gereksiniminin tipine, derecesine ve kullanılacak kaynakların tanıdığı olanaklara bağlı olarak, mümkün olduğunca normal okul programlarına yerleştirilmeleri ve yaşıtlarıyla eşit eğitim koşullarında birlikte eğitilmeleri süreci olarak da tanımlanabilir (6).
Özel gereksinimi olan çocuğun gereksiniminin türü, derecesi ve sahip olduğu uyumsal davranış repertuarı çok önemli olmakla birlikte, engelli çocukların entegrasyon programına alınmaları için en uygun dönem okulöncesi yıllarıdır (7, 8).
Araştırmalar göstermektedir ki; okulöncesi dönemde entegrasyon, engelli ve normal gelişim gösteren çocukları pozitif tutumlar, etkileşim ve öğrenme yönünden olumlu yönde etkilemektedir. Her iki gruptaki çocuk da bu ortamda olumlu tutumlar geliştirmekte ve sosyal etkileşime girmektedir. Özel gereksinimi olan çocuğun dil gelişimi artmakta ve beceri gelişimi hızlanmaktadır(9, 10). Çocuğun gelişimi açısından kritik yıllar olarak adlandırılan okulöncesi yıllarında, bir okulöncesi eğitim kurumuna devam eden engelli çocuk; akranları arasında, öğrendiği yeni davranışları uygulama fırsatı bulabilecek, uygun sosyal davranışları geliştirmek için öğretmen ve akranlarını model alarak, toplumda bağımsız yaşam için gerekli becerileri geliştirebilecektir. Özel gereksinimli çocuk, entegre bir okulöncesi eğitim kurumunda potansiyelini azami olarak kullanabileceği, onu mücadeleye sevk eden modellerle bir arada olarak özel eğitim okulundan çok daha fazla ilerleme kaydedebilecek, akranları ile birlikte çeşitli etkinliklerde bulunduğu için kendine olan güveni artacak ve daha geniş bir topluluğa ait olarak olumlu benlik kavramı geliştirebilecektir (11).
Özel gereksinimli çocuğun, entegrasyon programına dahil edilmesi için, öncelikle ayrıntılı olarak değerlendirilmesi yani var olan performansının belirlenmesi ve onun için en az kısıtlayıcı eğitim ortamının ne olduğuna karar verilmesi gerekmektedir. Bu, normal gelişim gösteren çocuklarla sadece oyun bahçesini paylaşmadan tüm gün aynı sınıfı ve etkinlikleri paylaşmaya kadar giden farklı entegrasyon düzeylerinde olabilmektedir (12).
Herhangi bir düzeyde entegre olmasına karar verilen çocuğun ve normal gelişim gösteren çocukların entegrasyona hazırlanması ise dikkat edilmesi gereken diğer bir noktadır. Bu hazırlık; engelli çocuğun sosyal ve akademik beceriler yönünden belli bir düzeye getirilmesini, normal gelişim gösteren çocukların ise engelli çocuğu sosyal kabulleri ve olumsuz tutumlarını değiştirebilmeleri için bilgilendirilmelerini içermektedir. Zira, çocuklar arasında etkileşimi teşvik etmeyi amaçlamayan entegrasyonun başarısından söz edilemez. Normal gelişim gösteren çocuklarda tutum değiştirme çalışmalarında ise engelli çocuklar ile ilgili filmler, hikaye kitapları, grup tartışmaları ve engelli çocuklara ilişkin canlandırmalar etkili olmaktadır (13).
Başarılı bir entegrasyon için tüm bunlara ek olarak, öğretmenin, özel gereksinimli çocuklar ve entegrasyonları ile ilgili olumlu tutum, bilgi, beceriye sahip ve bu konuda istekli olması çok önemlidir (14, 15).
Engelli ve normal gelişim gösteren çocukların ailelerinin de entegrasyon için hazırlanması gerekmektedir. Bu, özellikle sürece verecekleri katkı açısından büyük önem taşımaktadır.
Bunların yanı sıra, özel gereksinimli çocuğun entegrasyon öncesi ve süresince bireysel olarak desteklenmesi gereklidir. Çocuk, birlikte olduğu akranlarının düzeyinde kalabilmesi ve özel yardıma gereksinim duyduğu becerileri kazanabilmesi için düzenli ve sistemli olarak destekleyici eğitim almalıdır. Bu destek, çocuğun gereksinimine uygun bir uzman tarafından okul içindeki politikalar, uygulamalar, sınıf aktivitelerindeki planlamalar, roller, sorumluluklar, bireysel karakter ve güçler düzeylerinde kaynak odada, özel eğitim merkezinde ya da Rehberlik Araştırma Merkezi’nde sağlanmalıdır. Ancak bu çalışmalar sırasında, çocukla ilgilenen diğer personele de danışılmalı ve onlarla işbirliği yapılmalıdır (16).
Entegre okulöncesi eğitim programı planlanırken bazı önemli noktalara dikkat edilmelidir. Program planlanırken gruptaki çocukların sayısı sınıfın büyüklüğüne göre belirlenmelidir. Sınıftaki engelli ve normal gelişim gösteren çocukların durumuna göre, eğitim ortamının düzenlenmesi yoluna gidilmelidir. Sınıfın alanının (sınıf büyüklüğü ve yerleştirilmesi açısından), mobilyaların, malzeme ve araç gereçlerin hem engelli hem de normal çocukların gereksinimlerine uygun şekilde planlanması uyarlama ve ilavelerin yapılması gereklidir (17). Düzenlenen çevre, çocukların deneyimlerini geliştiren ve genişleten nitelikte olmalıdır (18).
Etkinlik programının düzenlenebilmesi için engelli ve normal çocukların seviyelerinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü çocuklar aynı etkinlikte kendi seviyelerinde deneyim kazanmaktadırlar. Dolayısıyla program etkinliklerinin de her düzeydeki çocuğun katılabileceği şekilde dizisel olarak basamaklandırılması ve çocuklardan seviyelerine uygun bir katılım beklenmesi gerekmektedir. Örneğin; Dramatik oyun etkinliği planlanırken çocukların katılım seviyeleri şu şekilde olabilir: (Düşükten Yükseğe)
1. Bir nesne ile kendi başına oynar, giysileri giyer.
2. Akranlarının yakınında oynar.
3. Diğer bir çocuğun oyununda pasif rol alır.
4. Akranlarıyla birlikte, ancak etkileşim kurmadan paralel oyun oynar.
5. Nesneleri ya da koşulları paylaşarak, sözel ya da sözel olmayan etkileşimde bulunarak kooperatif oyun oynar.
6. Rol alarak dramatik oyuna katılır.
7. Çocuklarla bir dramatik oyun başlatır (19).
Ayrıca eğitim programı esnek, yani çocukların o anki ilgi ve gereksinimlerine göre gerekli uyarlama ve değişikliklerin yapılabileceği nitelikte olmalıdır. Ancak etkinliklerin çocukların tahmin edebileceği belirli bir sırası da olmalıdır. Bu durum esneklik görüşü ile çelişkili gibi görünmekle beraber çocukların etkinliklerin sırasını bilmesi kendilerini rahat hissetmeleri bakımından önemlidir.
Etkinlikler arası geçişler, çocukların ilgisini çekebilecek nitelikte planlanmalıdır. Bunun yanında etkinlikler, çocukların zevk alacağı eğlenebileceği şekilde düzenlenmelidir. Çocuklardan bir ürün oluşturmaları (tamamlamaları) beklenmemeli, etkinlikten zevk almaları ve o etkinlik sırasında kendilerini rahat hissetmeleri sağlanmalıdır. Yetenekleri önemsenmeden çocukların tüm çabaları ödüllendirilmelidir (20).

Sonuç olarak, özel gereksinimi olan çocukların okulöncesi dönemde normal sınıflara dahil edilmesi büyük bir zorunluluktur. Ancak, başarılı bir entegrasyon için yukarıda belirtilen koşulların dikkatle bir araya getirilmesi ve ilgili organizasyonların konunun uzmanı ve konu ile ilgili gelişmeleri takip eden profesyoneller tarafından yapılması gerekmektedir.

EĞİTSEL OYUN

UYKUCU HOROZ :
Tüm çocuklar yumurta olup, yere otururlar. Uyur gibidirler ve gözlerini açmazlar. Öğretmen tek tek başlarına dokunur. Başına dokunulan çocuk, sessizce kalkar ve öğretmenin peşinden gelir. Son çocuk kalana kadar, öğretmen çocukların başlarına dokunarak kaldırır. Sona kalan çocuğun etrafında sessizce halka olunur. Ve birden, “uykucu horoz, uykucu horoz kalk artık!” diye bağırırlar. Uykucu horoz arkadaşlarını yakalamaya çalışır.

Kaynak: http://www.dersimiz.com/egitsel_oyunlar/Uykucu-Horoz-22243.html

27 Nisan 2014 Pazar


Parmak kukla örnekleri. Çocuklar bunlara bayılıyor :)



Kendi yaptığım çomak kukla örnekleri. Çok zevkli bir etkinlik, çocuklarında çok hoşuna gidiyor.
Çocuk Gelişiminde sanatsal etkinliklerin önemi

Çocukların her türlü gelişiminde sanatsal etkinliklerin önemi de tartışılamaz

Üretkenliğin, yeteneğin ve yaratıcılığın bileşkesidir sanat. Çocuğunuzun zihinsel, bedensel ve sosyal gelişiminde sanatsal etkinliklerin önemi de tartışılamaz. Eğer çocuğunuzun herhangi bir yeteneği olmadığını düşünüyorsanız, belki de yanılıyorsunuzdur. Ona kendi yeteneklerini keşfedebileceği, içindeki cevheri çıkarabileceği yeterli bir ortamı sağlamamış da olabilirsiniz... 

Her anne-baba çocuklarının geleceği ve becerileri ile ilgili hayaller kurar, beklentiler geliştirir. Nasıl bir kişiliğe sahip olacağı veya hangi mesleği yapacağının yanında becerilerinin neye yatkın olacağı da erken yaşlardan itibaren aile içinde konuşulur. Bu becerilerin içinde de çocuğunun sanatın bir dalı ile uğraşması çoğu ebeveynin tercihidir. Peki, her çocuk yetenekli midir veya sanatla iç içe olmak için yetenek şart mıdır? Uzman Psikolojik Danışman Seçil Akaygün Cüntay konuyla ilgili bilgi verdi: 

Anne-baba olarak çocuklarınızın sanatla ilgilenmelerini istiyorsanız, önce kendinize birkaç soru sormalısınız. 

• Çocuğumun neye ilgisi var? Resim, müzik veya dans becerilerini gözlediğimde onu en çok ne yaparken keyif aldığını görüyorum? 

• Çocuğumun yaşı bu etkinliğe uygun mu? Sanatçılar ve sanat eğitmenlerinin bu konudaki görüşleri ne? 

• Çocuğumun duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi ile kişiliği nasıl bir yönlendirme gerektiriyor? Bireysel etkinliklerden mi hoşlanıyor, yoksa bir grubun içinde mi kendini daha iyi hissediyor? 

• Acaba yönlendirdiğim sanat dalını ben kendi isteğime göre mi seçtim? Belki de benim yapamadıklarımı o yapsın istiyorum... 

• Çocuğumu resim/müzik/dansa yönlendirirken ebeveyn olarak benim beklentim ne? Ailemize bir sanatçı mı gelsin istiyorum, yoksa hayatında sanatın var olduğu, estetik duygusu gelişmiş bir kişi mi yetiştirmeyi diliyorum? 

Eğer çocuğunuzun hayatında sanatın yer almasını istiyorsanız, bu soruları aklınızda tutmanız yararlı olabilir, çünkü böylece çocuğunuzu kendi becerileri ve isteği doğrultusunda yönlendirmiş olursunuz. Ayrıca, ilgisi olmayan bir alan için onu zorlamamış ve böylelikle de kendine olan güvenini olumsuz etkilememiş olursunuz. Beklentilerinizi baştan belirleyerek, hem çocuğunuzun hem de kendiniz için zaman tanımış olursunuz. En önemlisi de sanatı çocuğunuzun hayatına zorla sokmamış, karşılıklı istek ve heves doğrultunda özendirmiş olursunuz. 

Unutmayın ki, ister sanata çok yetenekli, ister sadece sanatı hayatında görmekten keyif alan bir çocuğunuz olsun, iki durumda da en önemlisi çocuğunuzun kendi becerileri ölçüsünde ve hevesi doğrultusunda yol almasıdır. 

Kaynak: http://www.forumlordu.net/turkce/122665-okul-oncesinde-sanat-etkinliklerinin-yararlari.html